TARİHİ GERÇEKLER
Hazret-i Ömer (ra) halifeliğinde Kudüs’ü fethettiği zaman, hristiyanların mabetlerine dokunulmamış, mal,namus ve can güvenlikleri ile onlara geniş hürriyetler sağlanmıştı. Hristiyanlar Kudüs’ ü teslim aldıkları zaman bunun tam tersi olmuş. Etrafa korku ve dehşet saçmışlar, insanları ayaklarından atlara bağlayıp onları tersyöne sürerek insanlara işkence çektirerek öldürmüşler. Müslümanları sindirmek için ayaklarından baş aşağı asılı halde kızgın ateş üzerinde yağları süzülünceye kadar asılı tutmuşlar, kadın ve çocukları yakaladıkları yerde vahşice katletmişler, insanların başları kesilmiş, süngülenen insanlar, yüksek kayalardan atılarak parçalanmış, insanlarlar camilere doldurulup hunharca öldürülmüş cesetler kanlar üzerinde yüzmüştür. Müslümanlara akıl almaz işkenceler yapılmıştır.
Bu vahşetler görenler için tarıhın kara lekelerinden biridir.
Halbuki tarihe hak ve adaletiyle damga vuran Osmanlılar yetmiş iki milleti hakimiyetleri altında bulundurdukları halde; onların inançlarına dokunulmamış, geniş hürriyetler verilmiş, hatta bunların karşılığında kendi istekleriyle Müslüman olan hristiyanlar da olmuştur.
Müslümanlar fethettikleri yerlere getirdikleri medeniyetlerle gönülleri de fethetmişlerdi. Bu günkü ABD’ nin yaptığı gibi değil. ABD, ülkeleri fethedebiliyor ama gönüllerde yara bırakıyor. Yine 1226 yılında Katolikler Endülüste akıl almaz işkenceler yapmış, kütüphanelerdeki bütün eserleri suya döküp imha etmişler. 1258 yılında Bağdat’ taki çok değerli eserler Moğollar tarafından Dicle nehrine dökülmüş ve Dicle nehrinden bir hafta boyunca mürekkep aktığı tarihi bir gerçek olarak önümüze sergileniyor. Böylece Müslümanların ilim ve sanat birikimleri yok olmuştur.
Günümüzde de Müslümanlar zayıf halkalarından yakalanıp aynı yöntemlerle yok olurken, boyalı basın ve güçlü ABD ve onun yandaşları; Irak’ ta, Afganistanda, Guantanamo’da yaptıklarından hiç utanmayıp hala huzurlarını bozduğu ülkelere adalet ve medeniyet vaat ediyor. Bunların yaptıkları işkenceler orta çağ karanlığını andırdığı halde yine vaatlerine kanarak bunları ülkelerine davet edenlerin şahsi çıkarları uğruna vatanlarını sattığını düşünüyorum. Yoksa İslam düşmanı oldukları halde Müslümanlara nasıl adalet sağlarlar. Bunların yaptıkları zulümler, dışlamacı politikalar hangi insan hakları ve hangi hürriyetle bağdaşır. Görünen gerçeği göz ardı edip sistemli faaliyetlerini sürdürüyorlar. Terör ve iç kargaşalığı bitireceklerini vaat edip girdikleri ülkelerin bütün zenginliklerinin peşinde oldukları da gönünen bir gerçektir.
Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin selameti, milli ve manevi değerlerimiz için bu İslam karşıtı; sözde medeniyet sahipleri dış güçlerin oyununa gelmeyelim, içimizdeki tefrikaları atalım, füze kalkanı için vatan topraklarımıza girenleri lanetleyemil lütfen. Allah’a emanet olun. 06/10/2011
Murat İSKENDER